Çocuğunuz, yaşamı deneme ve
taklit yoluyla öğrenir. Ona ayak uydurmakta zorluk çekebilirsiniz.
Onları oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarında özgür
bırakın. Onu her yerde ve her zaman koruyup kollamayın.
Onu, küçük
diye şımartmayın. O zaman çocuğunuz hep çocuk kalmak
ister. Çocuksu davranışlar sergiler.
Her istediğini istediği
zaman elde edemeyeceğini onlara öğretin. Onlara, yerli yersiz söz
vermeyin.
Sözünüzü tutamazsanız sizlere olan güveni azalır. Çocuğunuza
kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin.
Yoldan saptığını
görünce onu sınırlayın. Koyduğunuz kurallar ve yasakları
ona, “aile kuralı” olarak benimsetin. Çünkü hiç kısıtlanmayınca
ne yapacağını şaşırırlar. Ona karşı
tutarsız davranışlar sergilemeyin. Çünkü onlar, tutarsız
davranışlarınız karşılığında hem
bocalar hem de onlardan yararlanırlar.
Çocuğunuza sürekli nasihat
vermeyin. Onlar nasihatinizden daha çok davranışlarınızdan
etkilenirler. Yanlış yapmaktan korkmayın. Çünkü çocuklar,
bunları çabuk unutur. Birbirinize karşı saygı ve sevgiyi
koruyun.
Aranızda saygı ve sevginin azaldığını görmek
onları yaralar ve sürekli tedirgin eder. Çok konuşup çok bağırmayın.
Çünkü onlar yüksek sesle konuşulanları pek duymazlar. Yumuşak
ve kesin sözler, onlarda daha iyi iz bırakır.
“Ben senin yaşında
iken....” vb. sözlerle asla kulak asmazlar. Kendinizle özdeşleştirmeyin.
Onları olduğu gibi kabul edin. Yanılma payı bırakın.
Küçük yanılgılarını büyük suçmuş gibi başına
kakmayın.
Korkutup, sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak
usandırmaya çalışmayın. Yaramazlıkları için
onları kötü çocukmuş gibi yargılamayın. Yanlış
davranışları üzerine durarak düzeltin. Ceza vermeden önce
mutlaka onu dinleyin. Suçunu aşan cezalar vermeyin.
Onu dinleyin. Çünkü
öğrenmeye en yatkın olduğu anlar, soru sorduğu anlardır.
Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Gerçekleri söyleyin.
Soru sorma şevkini kırmayın ve özenle cevaplandırın.
Onları, yeteneklerinin üstünde işlere zorlamayın, başarabileceği
işler için güdü leyin. Ona, güvendiğinizi belli edin, onu
destekleyin ve çabasını övün. Onu başkalarıyla karşılaştırmayın,
umutsuzluğa kapılmasın.
Yaşının üstünde
olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın.
Öğrenmesi için zaman tanıyın. Dürüst davranmadığı
zaman, çok fazla üstüne gitmeyin. Onu, yalan söylemeye sevk etmeyin.
Sizi
çok bunaltsa da soğukkanlılığınızı
yitirmeyin.
Kızabilirsiniz, ama onu aşağılamayın.
Yoksa o da sizi yabancıların yanında güç duruma düşürebilir.
Çocuğunuza karşı haksızlık ettiğinizi fark ettiğinizde,
ona açıklamaktan korkmayınız.
Açıklamalarınız,
sizi ona daha çok yakınlaştırır. Bunu zayıflık
olarak görmeyin ve kullanmasından korkmayın.
Unutmayın ki, çocuğunuz
sizi olduğunuzdan daha iyi görür. Kendinizi ona karşı yanılmaz
ve erişilmez olarak göstermeye çabalamayın.
Ondan “örnek çocuk”
olmasını beklemeyin.
Çünkü o, sizden kusursuz olmanızı
beklemiyor.
Sevecen ve anlayışlı olmaya çalışın.
Çocuğunuza zorla yemek yedirmeye çalışmayın. Yemek
yedirirken rahat davranın ve sağlıklı yiyecekleri
alternatif olarak sunun. Çocuğunuz onlar arasından seçimini
yapacaktır. Çocuğunuzun yeme isteğini yükseltin. Yediğinden
emin olduğunuz yemek veya yemek çeşitlerini mutlaka sofrada
bulundurun Yemek saatinden önce abur cubur şeylerle onun karnını
doyurmayın. Yemek saatinde, onun acıkmış olması
gerekmektedir. Yemeklerin görüntüsünün iştah açıcı olmasına
dikkat ediniz.
Tatlıyı (çikolatayı, şekeri...) yemeklere
karşı rüşvet olarak kullanmayınız. Böylece tatlının
yemeklerden daha çekici olduğunu düşünmezler.
Yemek ya da
yemekler arasında seçim yapabilirler. Herkes için yemek pişirmeyin,
onun sevmediği yiyecekleri yenileriyle karıştırın.
Yemek saatlerinin bütün ailenin zevk aldığı bir zaman dilimi
olmasını sağlayın.
Çocuklarınız, dövüşür,
atışır ve kavga ederler. Kavgayı önleyemezsiniz ama
onunla baş etme ya da daha aza indirmek sizin elinizdedir.
Çocuklar
genellikle günün belli saatlerinde ve belli durumlarda kavga ederler. Kavganın
gerçek nedenini saptamak için ailenizi çok iyi gözlemleyin ve bunlara çözüm
bulmaya çalışın
Çocuklarınız kavga ettiği
zaman hakemlik yapmayın, “kim başlattı” vb. sözlerle tartışmanın
içine girmeyin. Onlara kavgalarla baş etme sorumluluğunu verin.
Odadan çıkın, onların sizi kullanmasına izin vermeyin.
Ancak olayın kötüye gittiğini hissettiğiniz durumlarda araya
girin.
Unutmayın; olayın ne kadar dışında kalırsanız
çocuklarınız da kendi aralarındaki anlaşmazlıkları
çözmede o kadar yaratıcı olacaklardır. Çocuklarınıza
birbirlerine sevgilerini göstermelerini onlara öğretin. Çocuklarınız,
zaman zaman şiddet duygusuna kapılabilirler. Bunu engelleyemezsiniz.
Ama şiddet davranışlarını engelleyebilirsiniz. Bunun
için çevreyle ilişkilerinde şiddet hareketlerine sapmalarını
engelleyecek kurallar koyun ve bunları ödün vermeden uygulayın.
Şiddet duygularını bastırmayın, duygularını
size dökmesine fırsat verin. Böylece onları rahatlatmaya çalışın.
İçten içe şiddet ve nefret duygularının gelişmesini
engeller.
Çocuklarınıza kitap sevgisini, küçük yaşlarda
kazandırmaya çalışın. Çünkü onlar 0-6 yaşta ne
almışlarsa 70 yaşında da o birikim iledir. Kitaba karşı
ilk ilgi ve merakın uyanması, okuma öncesi dönemine rastlar.
Çocuğun
eline verilen bol renkli, resimli kitaplar, ona anlatılan çeşitli
öyküler, masallar, oyun oynama düşlerine seslenen dizeler,
tekerlemeler bu dönemde çok önemlidir. Çocuğun resimli kitabı
eline alıp, kendi kendine yüksek sesle bir şeyler okuyup anlatıyormuş
gibi yapması, çözemediği gizemli harflerin ardından çeşitli
dünyaların da olduğunu, kavradığını gösterir.
Okumayı öğrendikten sonra, harflerin ötesinde heyecan uyandırıcı,
şaşırtıcı renkli dünyaların kimsenin yardımı
olmadan kendi kendine çözümlemeye başlar. Artık kitap okuma çocuk
için ayrılmaz bir bütün olur. Okumak; düşünerek, benimseyerek,
özümseyerek bireyin hayat görüşünü belirler.
Çocuklarınızın
sevgi, dostluk, barış ve iyi değerleri içeren konulu kitapları
okumasını sağlayın. Vurdulu, kırdılı,
ezberciliğe dayanan, kin ve nefret konulu kitapları okumalarına
izin vermeyin. Çocuk kitaplarında çevre, barış, eğitim,
sevgi ve aşk, kadın erkek eşitliği, insan hakları, kuşaklar
arası çatışma, geleneklerle hesaplaşma gibi kavramlarına
yer verilmelidir.
Bağnazlık ve ön yargıdan uzak olmalı,
ırk üstünlüğü ve din ayrımı gibi inançlar aşılanmamalı,
yurt sevgisi ve ulusal değerler aşılanmalıdır.
Uluslararası düşmanlıklar körüklenmemeli, yiğitlik
abartılmamalıdır. İnsan, çocuğa olumlu ve olumsuz yönleri
ile tanıtılmalı, katı ahlak kuralları yerine insani
değerler, hoşgörü ve esneklik esas alınmalıdır.